Hindistan'ın değişen toplumsal yapısı ve özgürlüğe duyulan özlem kişisel arayışlarla iç içe geçiyor. "Gora" gelenekler ile modernleşme arasında sıkışıp kalan bir milletin ve bireylerin kimliklerini bulma mücadelesini anlatıyor.
Romanın merkezinde yer alan Gora köklerine sıkı sıkıya bağlı Hindu inancını yücelten idealist bir gençtir. Ancak dostu Binoi ile girdiği tartışmalar ve Pareš Babu'nun ailesiyle olan ilişkileri onun dünya görüşünü sorgulamasına neden olur. Sevgi dostluk ve toplumsal değerler Gora'nın Hindistan'a dair büyük idealleriyle çatışırken hikâye okuru derin bir düşünsel yolculuğa davet eder.
Tagore'un ustalıkla kaleme aldığı bu eser sadece Hindistan'ın bağımsızlık mücadelesinin arka planını çizmekle kalmıyor aynı zamanda insan ruhunun en derin sorularına cevap arıyor:
Kime aitiz? Köklerimiz mi inançlarımız mı yoksa hissettiğimiz şeyler mi bizi biz yapar?