Theodora'nın çocukluğundan aklında kalan en önemli iki hayat dersi para kazanmak için gözünü açık tutmak ve canı acıtılıp incitildiğinde içi kan ağlasa da gülümsemeyi becerebilmekti. Aslında çocukluğunda bile son derece zekiydi ve hayal gücüyle bütünleştirdiği kıvrak zekâsı anlık kararlar alabilen düşünce gücü sayesinde de gelecekteki hayatında hiç kimsenin asla hayalini bile kuramayacağı yerlere gelmeyi bilmiş imkânsız gerçek olmuştu.
Theodora'nın anlamı 'Tanrı'nın Hediyesi' idi; o ömrü boyunca seveceği eşi olan imparator Jüstinyen tarafından 'Benim Armağanım' olarak dillendirilmiş ve sevilmişti. Tarih uzmanı Fisher'in dediği gibi Jüstinyen bir eş ararken bir elmas parçası" bulmuştu.
Theodora ve Jüstinyen birbirlerine öylesine aşık ve tutkunlardı ki bir elmanın iki yarısı gibi adeta birbirlerini tamamlamışlardı. Bu tutku ise Bizans İmparatorluğunu daha güçlü kılıp Konstantinopolis'i dünyanın en görkemli kenti kılmıştı. İmparator Jüstinyen Ayasofya Katedralini inşa ettirirken bile devasa kubbeyi taşıyan sütunlara hayatının tek aşkı olan İmparatoriçe Theodora'nın ve kendi isminin baş harflerini bir monogram olarak işleterek onu sonsuza dek onurlandırmıştır.