Var olduğunu sandığın hayat aslında bir deneme sınavıdır. Bildiğin kadar sabrın kadar seçtiğin kadar ve elbette kısmetin kadardır başarın. Hayat alınan nefeslerden ibaret bilinse de ilginçtir asıl sonsuz bir hayat nefessiz kalırsan sunulacaktır.
Öyleyse yok olmak nefessiz kalmak korkusu neden bizi esir eder kendine.
Görmek ve bilmek istemediğimiz gerçeklerin üzerini kapatarak yaşarken o gizli korku bizimle birlikte nefes alan ruhumuzun en sadık dostudur. Onunla birlikte gerçek yolculuğa çıkış zamanını bekleyen derin bir uyku halindedir sessiz ve sedasız. Alınan her bir nefes yaşamak içindir belki ama o her nefes biraz daha gizemli sona yaklaşmaktır aslında.
Yaşam ile ölüm ikisi de hayatın varı ikisi de tek bir nefesin içine gizlenmiş sırlı bir güç. Hem varoluşun kuralı hem yok oluşun azar azar tükenişi sandığımız. Alsan da dert o nefesi almasan da. Ne zor ve yaman bir çelişki.
Ömür bir nefes daha alabilmek için yapılan direniş gibi ölüm ise sadece bir nefeslik mola ve soluklanma zamanı. Sonrasında ise yol uzun ve gizemli bundan sonra hayat bizim için sonun başlangıcına açılan sırlı bir kapıdan ibaret.
En çok hangisi gerçeğimiz acaba? Yaşarken seçtiklerimiz mi? Yoksa Seçemediklerimiz mi? Yaşadıklarımız mı? Yoksa yaşayamadıklarımız mı?