Evrenin anksiyetesi ile yıldızların ferleri titrer olmuş boyutların obsesyonu etkileşimleri bozmaya ve şizofrenik yırtıklar türetmeye başlamıştı. Daha sonra tüm bunlar varoluşun en ücra köşelerini dahi kapsayan sürekli daha vahimleşen külli bir majör depresyona dönüşmüştü. Oluşan bulantı her şeyi yok etmeye ant içip durdurulamaz bir şiddetle tırmanışa geçmiş kara delikleri bile içine çekmeye başlamıştı.
Sürekli devam eden mücadelede umutsuzluk yayılmış kozmik güç ve bilgelik eşi benzeri görülmemiş bir bunalıma girmişti. Bu uğursuz gidişat inancı zayıf olan tüm bilinçli canlıları tesiri altına alıyor; korkuya ve tükenmişliğe sürüklüyor ıstıraba mahkûm ediyordu. Direnç gösteren azınlık da yavaş yavaş boyun eğiyor; hissizleşip yoklaşıyordu.
Tüm evrenlerde çok az sayıda varoluş savaşçısı kalmıştı. Dünya isimli gezegende bulunan bir avuç çaylak savaşçı yaklaşan karanlığı hissetseler de bütün varoluşun son umudu olduklarından habersizlerdi.