Atasözleri geçmişten günümüze kadar gelen halkın ortak deneyimlerinden ve yaşantılarından süzülerek oluşmuş kısa ve özlü sözlerdir. Bu sözler halkın duygu düşünce inanç ve kültür yapısını yansıtır ve kalıplaşmış bir yapıya sahiptir. Genellikle anonimdirler yani kim tarafından ne zaman söylendikleri bilinmez. Atasözleri yüzyıllar boyunca toplum tarafından benimsenmiş ve günümüze kadar aktarılmıştır.
Atasözleri yalnızca bir düşünceyi ifade etmekle kalmaz aynı zamanda toplumsal değerleri de yansıtır. İnsanların doğruyu bulmasına ahlaki ve kültürel normlara uygun davranmasına rehberlik ederler. Bu nedenle bir toplumun atasözleri o toplumun yaşam tarzını düşünme biçimini ve toplumsal yapısını anlama konusunda önemli ipuçları sunar.
Türk toplumunda atasözlerinin köklü bir geçmişi vardır ve sözlü kültürün önemli bir parçasıdır. Hunlar Göktürkler ve İslamiyet'in kabulünden sonraki dönemlerde yazıya geçirilen birçok Türk atasözü bu uzun sözlü geleneğin bir ürünüdür. Örneğin Göktürk Yazıtları'nda ve Kutadgu Bilig gibi eserlerde atasözlerine sıkça rastlanır. Bu eserler Türk atasözlerinin yazılı kayıtlara geçmesi açısından büyük bir öneme sahiptir.
Atasözleri bir durum ya da davranışı en kısa yoldan ifade eder ve öğüt verici yol gösterici nitelikte olurlar. Bu nedenle günlük hayatta sohbetlerde tartışmalarda sıkça başvurulan kaynaklardır ve halkın dil zevkini de yansıtırlar.