Herkesin hayat hikâyesi önemli veya önemsiz bir tarihin gerçek görüntüsüdür. Hikâyenin temel kişisi ve olayların kapsadığı gerçeklerin önemi bu özel yaşam tarihinin önemi ile doğru orantılıdır. Gerçek hayat hikâyeleri içinde herkesin ulaşabileceği ve istifade edebilecekleri bilgiler ve yaşam kıstasları ile dersler vardır ve bunların kayda geçirilmesi kaybolup gitmesini önler. Bu amaçla ailemin atalarından kalan şecereleri ve aileme ait diğer bilgileri toplayarak bu eseri oluşturdum. Böylece elimizde bulunan ve toplayabildiğim bilgiler ve belgelerle atalarımın yaşamları ve başlarından geçen olaylar bu kitabın temelini oluşturmuştur.
Atalarımız dışında onlardan bugüne gelen ailemizin yaşam süreçleri anlatılırken yaşanılan dönemlerin ortamı ve yöre tarihlerine de yer verilmiş aile fertlerimiz ve yakınlarımızın yaşamları sırasında karşı karşıya kaldıkları olaylar ile yakın ve uzak bağıntıları sergilenmiştir. Ayrıca atalarımızın çeşitli kuşaklarının yaşam süreleri içinde yaşadıkları ülke ve bölgelerin özellikleri yanında bu devirlerde hüküm süren padişah ve ileri gelen devlet görevlileri ile münasebetleri ve karşılaştıkları güçlükler yer yer ayrıntılara girilerek sergilenmiştir. Zira tarihin iyi değerlendirilebilmesi için sebep-sonuç ilişkilerinin yeterince anlaşılabilmesi gerekir. Bunun dışında eserin sadece bir yaşam öyküsü değil ayrıca kuşakların yaşadığı dönemler ve bölgesel tarihçeleri de kısaca işlenmiş ve eserin okuyucu için ek bir kültür hizmeti oluşturmasına çalışılmıştır. Böylece toplumumuzun tarih bilinci ve kültürüne ufak da olsa bir katkı amaçlanmıştır.
Şeceremiz içeriğinde atalarımızın büyük kısmının bendeniz de içinde olmak üzere mücadeleli bir yaşam sürdükleri dikkati çekmektedir. Temelde hayat bir mücadeledir. Mücadelesiz hayat yoktur. Dünyamızda herkesin yaşamı bir resimli kitaptır. Özyaşam eğer kayda geçmez ise kaybolur gitmektedir. Yazılmayıp sadece anlatılan bazı hatıralar yakınları tarafından giderek mahiyeti değiştirilmiş bir masal haline gelerek yararını kaybedecektir. Gelişmiş ülkelerde bu tür eserler daha fazla çıkıyor ve böylece o ülkelerin tarihsel kültürü zenginleşiyor. Toplumumuzun kaydetme alışkanlıkları kazanmaları tarih zenginliğimizin artışı yönünden de büyük önem taşımaktadır.
Ülkemizde özyaşam ve hatırat türünde eserler ne yazık ki çok yetersiz ve az sayıda oluşturulmaktadır. Bu nedenle ailemizin bulabildiğim yazılı kayıtlar dışında sözlü anlatı ve malûmatlarını da derleyerek bu eserin temelini oluşturdum. Özellikle büyükdedem Hasan Mazhar Paşa ve onun torunu değerli tarihçi dayım Adil Tol'un bizlere bıraktığı 300 yılı aşkın şecere olmasa idi bu kitap oluşturulamayabilirdi. Kritik dönemlerde yaşam süren atalarımızın eski fertlerinin öz yaşamları ile yaşadıkları ortamlarını çeşitli kaynaklardan ve detaylı olarak elden geldiğince araştırıp bularak kitabımızın içeriğine koymaya gayret ettim. Uygar ortama girdiğimizi iddia edenlerin de bu türde eserler yazması dileklerimle!
Prof. Dr. Ertuğrul Eğilmez