"Çürüyen bir bedene kıyasla ebedi olan ruhtan vazgeçmek ancak onursuzların işidir ve de ahmakların."
Filiz vermeyen birçok hayatın aksine koyu gölgeli yaprakları rüzgârlarla oynaşan ulu bir çınar gibi yaşadı Thomas More. Genç yaşta çok da istememesine rağmen hızlı bir tırmanışa geçti ancak şatafatın ikiyüzlülüğün heveslerin ışıkları altında yaşamaktansa son nefesini dürüstlüğün küf kokulu zindanlarında vermeyi tercih etti. "Vicdan özgürlüğü" uğruna celladına gülümseyecek kadar yaşamının doğruluğundan emindi.
İdamla noktalanan 57 yıllık yaşamının ardında yakın dostu Erasmus'un ısrarı üzerine yazdığı bir kilometre taşı olan Ütopya'yı bıraktı. Ütopya'da eğitimden üretime siyasetten adalete ticaretten yönetime kadar her açıdan ideal bir devleti resmetti. Hem sorunu söyledi hem çözümü haykırdı. Döneminin dışına taştı. Peki ya biz Thomas More'un anlattığı ideal topluma ulaşma yolunda neredeyiz?