Câbirî irfan incelemesinde üç yaklaşımı ele almaktadır. Bunlar İsmâilî Gnostisizm İbn Sînâ felsefesi Hallac-ı Mansur sûfîliğidir. Radikal Şiî grubu İsmâilîlerin Hermetizm'den etkilendiğini savunmaktadır. Câbirî İbn Sînâ felsefesini Şiîlik bağlamında incelemektedir. Câbirî Şiî sezgisini yöntem litaratür ve arabuluculuk işlevi açısından ele almaktadır. Eski İran kültürünün Şiîliğin oluşumunda belirleyici faktör olduğunu savunmaktadır. İsmâilîlik bağlamında İmamî-Şiî felsefesini okumaktadır. Şiîlik "imâmet mitolojisi"ne dayanan bir teolojik-politik düzen kurmuştur. İmâmet düzenini teori ve mitoloji olarak ayırmıştır. Ancak imâmet teorisine eğilmez.
Câbirî Rasyonellik içerisinde sezgiyi kuşatmaya çalışmaktadır. Sezginin bir benzetme biçimi olduğunu savunmaktadır. Matematik analojiler yeni ve kesin bilgiler vermektedir. Diğer analojiler yeni ve kesin bilgi sağlamaz. Onların sadece retorik gücü vardır. Bu analojiler ilişkisel benzerlik taşımaktadırlar.
Câbirî'nin Gnostisizm eleştirisi bilginin imkânını savunmasıyla Gazzâlî'nin "Bâtınîlik" eleştirisine benzer. İkisinde de eleştirinin konu başlıkları aynıdır.
İslam dünyasının özgür düşünemediği içi geri kaldığını düşünmektedir. Teolojik felsefeyi eleştirmektedir. Felsefe (burhan) ve dilin (beyan) birlikteliğini savunmaktadır. Herhangi bir yönteme tümüyle uymamaktadır. Yöntemlerin kendi sistemine uygun yönlerini kullanmaktadır. Avrupa modernitesine kültürel ve dinî bağlılıkla birlikte ulaşmak istemektedir. Yeniden yapılanma projesinde klasik gelenekten epistemik bir kopuş amaçlamıştır.
Câbirî göreceliliğe sınırsız yorumculuğa karşıdır. Şiîliğin dinî yönünü değil felsefî yönünü eleştirmektedir. Onun eleştirileri epistemoloji ile sınırlı olup ontolojiye sisteminde yer vermemiştir. Câbirî İslam kültüründe mitolojik temizlik yapılmasını istemektedir. Aristoteles mantığına dayanan bir rasyonalizmi savunmaktadır.