Dönem İkinci Dünya Savaşı'nın daha kazananın kim olduğunun bilinmediği 1940'lı yılların başı. Türkiye tarafsız olarak bu zor dönemi geçirme sevdasında ama İnönü
başkanlığındaki hükümet savaşın bize de sıçrayabilme olanağını gözden ırak tutmuyor. Önlemler ülkede büyük ekonomik sorunlara neden oluyor. O günlerde yüzde sekseni köylerde yaşayan nüfusun en genç kesiminden bir milyon kişi askere alınıyor... Korku endişe kamuyu
doğal olarak çok etkiliyor.
O günlerin İstanbul'u diğer taraftan hem İngilizlerin hem Almanların gizli ajanlarının cirit attığı birbirini gözetip çeşitli tertipler içinde olduğu bir kent.
Akgüç'ün kahramanı Cemil'i son macerasında
yine İstanbul'un bu kâbuslu günlerinde istemeden bulaştığı bir macerada hem de bir sevda olayının içinde görüyoruz. Olayların gelişimi ilginç ve sürprizli son çok etkileyici.
Ben bir polisiyesever olarak keyifle okudum.
Siz polisiyeseverlerin aynı keyfi alacağınızı umarım.
Erol Üyepazarcı