Burnu ve yanakları güneşten kızarmıştı. Dudaklarından günah akıyordu ama o günah bir hurinin sevabıymış gibi gözüküyordu artık tamamen günahkar olmuş olan gözlerime. En derin kabusundan sonra gördüğün tatlı bir rüya gibi pürüzsüzdü cildi. Gözünün yanından başlayıp boynundan göğüslerine doğru yavaşça süzülen benleri vardı. Oturup yerlerini ezberlemek istedim tanrının özenle sıçrattığı bir fırça darbesi gibiydi. İstediğim tek şey omuzlarını yalayan saçlarının yerini almaktı.