Kırılganlık ya da daha doğrusu güçsüzlük konusunu ele alan Georges Didi-Huberman "duyulur kılma" yani hâkim toplumsal düzende görünmez konumda olan insanların odağımıza taşınma imkânlarını inceliyor. Onun amacı topyekûn bir toplumsal dönüşüm değil daha ziyade duyulmayanların görünürlüğü ve kapsanmasıdır.
Bu noktada Didi-Huberman "halk" diye bir şeyin var olmadığı konusunda kararlıdır: "Ortada bir halk yoktur sadece bir arada yaşayan halklar vardır." Bu çoğul yönelim onun marjinalleştirilmiş ve dışlanmış insanları gün yüzüne çıkarma "heterotopyaları görünür kılma" girişimini vurgulamaktadır. Bu görünürlük halkların kendi güçsüzlüklerini ilan ederek hem kendilerinde eksik olanı hem de arzuladıkları şeyleri öne sürmelerine vesile olan fayların yerlerin ve anların tezahürü demektir. Ve güçsüzlüğü ifade etmenin etkileyici gücü bizzat bizim bu eksiklikler ya da belirtiler karşısında halkların yaşamına birden duyarlı hale gelmemiz anlamına gelecektir.