Kefil haciz yoluyla takibe takip hukukunun ve maddi hukukun tanıdığı savunma imkanları vasıtasıyla karşı koyabilir. Bu savunma imkanlarından bir kısmı kefalet hukukuna egemen olan talilik ilkesine vücut verir. Talilik kefilin sorumluluğuna müracaat etme bunun için icra takibi yapmanın asıl borçlunun takibine nazaran ikincilliğini ifade eder. Kefilin talilik ilkesinin türetildiği savunma imkanları adi kefalette tartışma (TBK m. 585/1) ve önce rehne başvurma def'i (TBK m. 585/2); adi birlikte kefalette bölme def'i (TBK m. 587/1); müteselsil kefalette asıl borçlunun ihtar edilmemiş ve ihtar gönderilmesi külfetini ortadan kaldıran asıl borçlunun ödeme güçsüzlüğünün gerçekleşmemiş olması (TBK m. 586/1) ile teslime bağlı taşınır veya alacak rehni ile sınırlı önce rehne başvurma def'i (TBK m. 586/2); müteselsil birlikte kefalette sınırlı bölme def'i (TBK m. 587/2); tüm kefalet türlerinde kefilin takibinin ayni teminat karşılığında durdurulabilmesidir (TBK m. 590/2). Kefilin talilik ilkesini haciz yoluyla takipte hangi hukuki yola hangi merciye hangi süre içinde müracaat ederek ileri sürebileceği bu çalışmanın temel konusunu oluşturmaktadır.
Anılan savunma imkanlarını kesin aciz vesikası veya bu niteliği haiz haciz tutanağı düzenlenmesi iflasın açılması konkordato mühleti verilmesi geçici veya kesin rehin açığı belgesi düzenlenmesi alacağın rehnin paraya çevrilmesi yoluyla karşılanamayacağının hakim tarafından belirlenmesi açığın kapatılmasına kefalette ve takibin ayni teminat karşılığında durdurulmasında konkordatonun tasdiki gibi takip hukukuna ilişkin sebepler etkisiz kılmaktadır. Çalışmada kefilin talilik ilkesini ileri süremeyeceği bu sebepler de irdelenecektir.