Okyanusun karanlık bir yanı olduğunu boğulmadan öğrenemezsin.
Hera Yarkan ve Atlas Katrivas.
İsimlerimiz gazete kâğıtlarında yıllarca anılır hakkımızdaki her gerçek birer birer kaleme alınırdı. Önümdeki deftere karaladığım güçsüz hayallerde bile biz herhangi birisi olmazdık.
Onunla aynı masaya oturduk aynı evi paylaştık.
Geleceğimi geçmişimi birlikte kurduk fakat hiçbir zaman
hayal ettiğimiz o hayata sahip olamadık.
Karşısına oturup uzun uzun kazanacağımızdan bahsederken bile
bir yanım onu terk edeceğim gerçeğiyle yüzleşirdi. Sanki gözlerime bakarsa bütün bu savaştan vazgeçip gidermiş gibi utanır gözlerini kaçırırdı benden.
Bir felaketin içindeydik. Fakat ben...
Yine de onu severdim.
Her şeye rağmen.
Çünkü kalbimdeki kara deliğin içerisinde yok olduğunu hissetmediğim tek duygu buydu. Atlas'a karşı duyduğum sevgi bana yaşadığımı ve hâlâ var olduğumu hissettirirdi.
Ben onun açtığı yaraya bile sadıktım. Göğsümde hissettiğim yakıcı hisse onun için aldığım nefese kalbime sığmayan acıya benden çalınanlara bile sıkı sıkı bağlıydım.
O ise... Atlas'tı işte.
Her şeye rağmen kendini benim için feda eder
sonu ne olursa olsun yine evine yanıma döneceğini söylerdi.
Bir fotoğraf karesinde gülümserken kısılan gözlerimi sol cebinde kalbinin tam üstünde taşırdı.
Eski bir masalda
anmışlar ismimizi.
Ve senden önce bendeki sen kavramış belimi.
Dudaklarımda
yokluğunun bıraktığı
yanık izleri.
Sevgilim son bir nefes kaldı aşka.
Korkarım yaralanmandan. Uzatma ellerini bana.