Cem Erdeveciler metinlerde olan kavramsal anlatım biçimini aşarak görünen dünya dışında çağrıştıran ve okuru anlamın içerisine çeken bir alan yaratıyor şiirde. Duygular ve günlük kabuller üzerinden değil hayatın hatta toplumun dün bugün sürekliliğinde var olan sorunsallarının merkezinde ki bir aydın aklı ile yazıyor.
Bu yönüyle şiirin poetik alanındaki biçim öz tartışmasında öze daha yakın duruyor. Tabii ki biçim konusunda kolaycılığa kaçmadan. Bir dönem Türk Şiirinde popüler olan günümüzde sönüm-lenen toplumcu gerçekçi alanı terk etmiyor. Bunu yapmasında ki önemli etken evrensel sorumluluğu bilinçle kavramasıdır.
İnsan olmanın diğer hallerine de kayıtsız kalmayarak arkadaşlığa sevgi ve aşka göndermeler yapan sağlam ve naif şiirleri de okurun duygu dünyasına sunuyor. Yaptığı öznel bir alana kayıyor algısı oluşturmuyor şiirinde. Bunu daha çok bir edebiyatçının okurla söyleşmesi gibi gerçekleştiriyor.
Erdeveciler şiirde dile oldukça hakim. Günlük bilginin taşıyıcı olan dil üzerinden çok çağrışımlı yeni bir öznel anlatım oluşturuyor.
Şiirini oluşturduğu bu alanı imgeler ve metaforlarla uyumlandırmayı başarıyor.
Böylece kendine özgü şiiri kurabiliyor. Şiirini aşamalı olarak okuduğumuzda birbirinin devamı ve tamamlayıcısı olan bütünselliğe sahip bir şiir külliyatı çıkıyor karşımıza. Bu da bize "artık" Cem Erdeveciler diye bir edebiyat insanının olduğunu söylüyor.
Aslında o büyük kelimelerle kurulmuş şiir kulelerinden uzak duran şiir çarşısında ekmeğini alın teriyle kazanan bir usta.
İ. Ekrem Keleşoğlu