Elinizdeki kitap benim annemle babama minnettarlığımın bir küçük armağanı...
Gaziantep doğumluyum ve küçük yaşlarda öğretmen olan annem biz çocuklarını alıp o zamanlar adı Belkıs harabeleri olan Zeugma antik kentine Urfa'nın balıklı gölüne bir masal kenti Mardin'e ve Dara harabelerine İskenderun'un dalgasız denizine Gaziantep'in Yesemek Hitit Açıkhava Müzesi'ne götürmeseydi ben gezgin olamazdım.
Maarif müdür muavini olan babam gocuğunu kuşanıp beni kendi kullandığı cipine atıp dillerini bilmediğim kadınların dövmeli yüzlerine hayretle baktığım yolları bile olmayan dağ köylerine götürmeseydi arkadaşlarıyla Fırat'ta dinamitle balık avlanmalarına tanık olmasaydım ben ben olamazdım. Dokuz yaşında beni trendeki kişilere emanet edip İzmir bağlarında yaşayan halamlara göndermeseydi belki de dünyayı hiç merak etmezdim.
İyi ki öyle yapmışlar da tutkulu bir gezgin oldum. Dünyanın tüm renklerini yaşadım; dinleri gelenek ve görenekleri yaşadığım ülkeden çok farklı olan coğrafyalarda dolaştım. Ve kürkçü dükkânı İstanbul'a döndüğümde kırk iki uygarlığın tüm izleriyle dolu dünyanın en renkli ülkesinde yaşadığıma defalarca sevindim.
İşte bu kitap o gezilerin küçük bir demeti...
Şimdi gezgin olmanın sırası sizde...
Işıl Özgentürk