İslâm dini maddî ve manevî açılardan insan hayatını bütünlük içinde ele alan bir sistemdir. Bu din ihtiyaçların tümünü karşılayarak insan hayatını kapsamlı bir perspektifle düzenlemiştir. İslâm hukuku insanlığın karşılaştığı her sorunu en açık ve eksiksiz şekilde çözüme kavuşturmayı hedefleyerek namaz oruç gibi ibadetlerle ahiret hayatını düzenlemenin yanı sıra aklın bilginin ve ilmin kapılarını açarak dünya hayatının düzenlenmesine de katkıda bulunmuştur. Bu bağlamda İslâm dini insanlara sunduğu imkanlarla ebedî ahiret hayatının geçici dünya hayatına uygun olduğunu ve bu dünya hayatının onsuz anlam ve değer taşımadığını öğretmiştir. İslâm'ın son semâvî hak din olmasının bir gereği olarak insan yaşamını olumsuz etkileyebilecek zorlukları ortadan kaldırmış ve her konuda kolaylaştırma ilkesini zorunlu kılmıştır. İslâm insanı nicelik ve mahiyeti itibariyle zayıf yaratılışlı tabiatına uygun yükümlülüklerle sorumlu kılarken aynı zamanda kapasite ve yeteneklerine uygun görevleri vermiştir. Bu şekilde sınırlı bir güce sahip olan insanın yükümlülüklerini yerine getirmesine ve dünya hayatındaki varoluş gayesine ulaşmasına yardımcı olmuştur.