kalın atarlı zaman yozgun lahitten bıkar
vursam enine boyuna düşünceme
bozulsa gövdem ayaklarım yüzüm
senin olsun pansumanın büyücü sesin
mabed bildiklerim debelendikçe
tövbesiz yapılan zikrinde kayıplarım büyür
unutulmak istiyor uzuvlarım aslına tütsüler yakarken
en başta neyse o
en başta neysem o doluyor hazneme
şimdi oklava gerek bana biraz ateşle çamur
şeklini veriyorum avuçlarımla içtiğin sudan çıkardıkça şifanı
türü önüne serilen ne varsa
seç beğen al!
şefkatin kanlı tepsisinde tiranların öpücüğü
kaportanı kaslarından önce cilalayanlara sitemle
seni tekrardan kardım boğuklarına
ne geri ne ileri gitmeye cesaretim yok artık