Bilim insanlığın en büyük keşif aracı olabileceği gibi yanlış yönlendirilmiş ellerde tehlikeli bir silaha dönüşebilir. "Ne kadar zekisiniz?" sorusunun beraberinde getirdiği soruların nasıl tedirgin edici olabileceğini bir düşünün: Zekiden kastedilen nedir? Zekâ nasıl ölçülür? Bu soruyu kim soruyor?
İnsanın Yanlış Ölçümü yayımlandığı 1981 yılında bilimsel otoritenin masum gibi görünen maskesi altında ırkçılık sınıf ayrımcılığı ve cinsiyetçilik gibi önyargıların nasıl körüklendiğini çarpıcı bir şekilde ortaya koydu. Gould'un sosyal bilimler için büyük önem taşıyan eseri zekâyı ve dolayısıyla insan "değerini" kafatası büyüklüğüne kıvrımlara ya da dar kapsamlı testlerdeki puanlara göre değerlendirenlerin ana motivasyonlarını inceliyor.
Darwin'den önce bile 19. yüzyılın Avrupalı erkekleri kendilerini yaradılışın zirvesi olarak görüyor ve bu iddialarını katı ölçümlerle kanıtlamaya çalışıyorlardı. Bir ölçünün kadınlar ya da Asyalılar gibi "aşağı" bir grubun üyelerini sözde "şampiyonların" üzerine yerleştirdiği tespit edildiğinde eski ölçüm teknikleri bir kenara atılıyor ya da daha yeni daha rahat "ulaşılabilir" ölçüler idealleştiriliyordu. Bu noktada 20. yüzyıldaki sayı saplantısı IQ testlerinin kurumsallaşmasına ve "ideal" sonuçların haksız rekabetin galibi olmasına neden oldu. Gould bunun sadece yanlış yönlendirilmiş olmakla kalmayıp çünkü zekâ kesinlikle çok faktörlüdür aynı zamanda zengin ve güçlüleri ödüllendiren bir geribildirim döngüsü yaratarak gerici olduğunu göstermişti.
Genişletilmiş ve gözden geçirilmiş yeni baskısında okurunu yeni bir giriş bölümüyle selamlayan İnsanın Yanlış Ölçümü sadece bilimi anlamak isteyenler için değil adalet ve eşitlik arayışında olan herkes için bir sosyal bilimler klasiği.
"İnsanın Yanlış Ölçümü daha zeki olmanızı sağlamayabilir ama kesinlikle düşünmenizi sağlayacak."
Robert P. Lightner