Elinize aldığınız bu romanda; annesi ve kardeşiyle köle pazarında satılan bir ğülamın eşsiz çizim kabiliyeti ile kudretli bir imparatorluğun tahtına Şah'ın en yakınına dek uzanan uzun gösterişli ancak bir o kadar da meşakkatli serüvenine tanıklık edeceksiniz.
11. yüzyılda efsanevi Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun göz kamaştıran sarayında İmam Gazali Ömer Hayyam ve Nizamülmülk gibi bilgeliklerin ışığında yükselen son derece yetenekli bir ğülamın hikâyesine yakından bakacaksınız! Ancak ustalıkla söylenmiş yalanlar vaatler ve taht oyunları üzerine kurulu sarayın türlü entrikalarla örülü karanlık koridorlarında gizli düşmanlar ve çıkar çatışmalarıyla yüzleşmek zorunda kalan bir adamın hikâyesi bu... Yalnızca kâtiplik yetenekleriyle değil; adalet duygusu bilgelik ve içtenlik ile kazanılmış bir yükselişin hikâyesi bu...
Yazar Nihat Ekinci "Sultan Vuruldu" romanında; Bâtıniler Tasavvufçular Yahudiler Şiiler ve Budistlerin bir arada yaşadığı Büyük Selçuklu topraklarında; okuru İsfahan'dan Nişabur'a Semerkant'tan Tus'a uzun ve soluksuz bir yolculuğa çıkarıyor.
"Yüce rabbimiz daha iyi tanışalım diye kavimler halinde yarattığı bizlerin ana dillerini emre aykırı olarak yasaklayan zihniyet biz miyiz yoksa onlar mı? Şah'ı çıkmış kendini Tanrını kılıcı olarak tanıtıyor veziri kendini devletin koruyucusu ve sahibi gibi görüyor diğeri halifelik postunu kurtarmak adına kendini dinin sahibi ve temsilcisi olarak gösteriyor. Oturdukları postların değişmez ve değiştirilemez sahipleri olarak kendilerini ilelebet hükümran görüyorlar. Hindistan sınırından Mısır'a kadar uzanan toprakların hâkimiyetini kendilerine yetersiz gören bu zatlar her nedense bu dağların başında bulunan bir konak bir camiden oluşan yuvamızı bile bize çok görüyorlar. Bize bu dağların başında bile ibadet etme şansı tanımıyorlar. Yüz kişilik bir inananlar grubuna yüzbinlerce askerle saldırmayı içlerine sindirebiliyorlar. Biz Allah aşkıyla yanıp tutuşurken onlar makam ateşinde yanıyorlar. Biz inandığımıza bir an önce kavuşmak için cennet yolunda canımızı seve seve verirken onlar çok inandıklarını söyledikleri cennete gitmemek için dünyaya çivi çakmaya gayret ediyorlar.
Şimdi sana soruyorum. Dünya görmüş ilim tahsil etmiş bilenlerin sohbetine katılmış biri olarak bana söyle: biz mi sapkınlık içindeyiz yoksa bizi sapkınlıkla itham edenler mi yanlış yoldalar?"