'Peki sen ne için geldin dünyaya?' diye soruyor.
'Dünyaya geldim çünkü bana bir hikâye lazım.'
'Okumayı niçin sevmiyorum biliyor musun? Herkes sürekli geçmişi yazıyor. Onu zaten biliyoruz. Hepsini yaşadık. Gelecekten ve neler yaşayacağımızdan söz eden yok. Böyle olunca insan sürekli geçmişi yaşıyor. Yaşanıp bitmiyor geçmiş devam ediyor. Orada da hüzün ve acı var en çok.'
Sonra gözlerini gecenin iyiden iyiye yerleştiği gökyüzünden alıp bana bakıyor. Bakışlarına bulaşan birkaç yıldız gözbebeklerinde titreşiyor.
'Sen de mi geçmişi yazıyorsun yoksa?' diye soruyor.
Akılda yalnızca tortusu kalan dün için heba edilmiş ömürler. Ya da kim ve ne için feda edildiğine dair büyük soruya karşılık küçücük bir yanıtın izini geçmişte süren usta bir kalemden bu arayışa okuru da ortak eden hayatın içinden öyküler.
Şiir kitaplarıyla tanıdığımız Halil İbrahim Özbay bu ilk öykü kitabıyla hayatın kıyılarında değil tam da ortasında metinlerarası bir yolculuğa davet ediyor okuru. Merak etmeyin sayfalarda herkese yer var.
Merak edin ya da...