Bu seferde kendime yazmak istedim;
Hadi biraz dertleşelim küçük gelin.
Sen anlat ben kâğıda dökeyim;
Yazdıkça dökülsün dertlerin...
Ağlarken yutmayı öğretti annem;
Sus derdi yut.
Ondandır belki bağırıp çağırmayı bilmemem;
İçimde fırtına kopsa da susup yutuşum.
Bele inen üzüm salkımı saçlarım;
Ok kirpiklerim elma yanaklarım.
Ödünçmüş hepsi şimdi anladım;
İçime dert boşa akan gözyaşlarım.
Çocukluğumu özledim;
Üç boy büyük bisikletime atlayıp rüzgarla yarışmayı.
Dalgalara kulaç atmayı.
Hava kararana kadar sokakta oynamayı
Anamın yaptığı tostun kokusuna uyanmayı.
Her pazar yanardı banyo kazanı;
Anamı kızdırırsam yerdim kafaya tası.
Saçlarımı tarar örerdi sıkı sıkı;
Sabah okul yoluna siyah önlük beyaz yakalı.
Babam vururdu sazın teline;
Anam eşlik ederdi yanık sesiyle.
Anlamazdım titrerdi sesi dolardı gözleri;
Şimdi bildim ki alışamadı hiç gurbete.
Dert keder bilmezdik;
Yaramazlık yapar kikir kikir gülerdik.
Menzili şaşmazdı annemin terliğinin;
Değerdi ama acıtmazdı ki...