Zeynep Kerem ve Emre bir yaz akşamı eski kütüphanede dolaşıyorlardı. Havadar odada ağır bir sessizlik vardı yalnızca rüzgarın pencerelerden içeri giren soğuk hava ile birlikte hışırtıları duyuluyordu. Kütüphane yıllardır neredeyse kullanılmaz haldeydi. Kitaplar tozlanmış raflar ise eskimişti. Zeynep ilgiyle kitapları karıştırırken derin rafların arkasında eski bir deri kapaklı kitap buldu.
Kitap diğerlerinden farklıydı. Kapağında hiçbir yazı yoktu. Sadece eski deriden yapılmış zamanla yıpranmış fakat bir şekilde hala sağlam kalan bir eser gibi duruyordu. Zeynep kitabı dikkatle inceledi ve içindeki gizemi hissetti. Elini kitabın üzerine koyduğunda tuhaf bir sıcaklık yayıldı. Kitap adeta onu çağırıyordu.