Edebiyatımızda kişilerin yıllarca tuttukları özel defterler veya divanlar şiire gönül vermiş şairlerimizin duygu dünyalarının aynası olmuştur. Eski Türk edebiyatı şiir edebiyatıdır. Bu sanata gönül veren hükümdarlar sanatkârlar zanaatkarlar şeyhler medrese hocaları talebeler büyük bir şiir mirası bırakmışlardır. Kimi şairler veya şiir severler okudukları duydukları şiirleri mecmualar- da saklarlar kimi zaman da bunlara nazireler yazarak edebiyatın bir ucundan tutmaya çalışırlar. Sanılanın aksine eski Türk edebiyatı zümre değil halkı da içine almış geniş bir muhitin edebiyatıdır. Kültürü ve bilgisi nispetince herkes bu edebi zevkin paydaşı olmuştur. Yunus Emre Hacı Bayram-ı Veli Eş- refoğlu Rumi Kaygusuz Abdal İbrahim Gülşenî Aziz Mahmud Hüdâyi Olanlar Şeyhi İbrahim Efendi Sun'ullah Gaybî Niyâzî-i Misri ve bölgenin yetiştirdi- ği İbrahim Hakkı Hazretleri tasavvufî edebiyatın en önde gelen isimleridir.
Molla Bekir Hoca da bu edebiyata gönül vermiş 19. yy. mutasavvıf şiir dostla- rındandır. 20. yy.'in başlarında gözlerini bu dünyaya kapadığında evlatlarına bir şiir defteri bırakan Bekir Hoca Adilcevaz'ın mümtaz şahsiyetlerinden biri- dir. Hakkında türlü menkıbevî rivayetler de bulunan Hoca'nın hayatı sanatı ve şiirleri üzerine hazırladığımız bu çalışmada Adilcevaz'ın tasavvuf dünyası üzerine bazı fikirlere de varacaksınız. Osmanlı devletinin son yıllarında Adilce- vaz'ın dini tasavvufi verimleri belki ilk kez metin olarak okuyucusuyla buluşacaktır.