Batı dünyaya yeni bir çözüm gelecek ve aşama önerecek durumda değildir. Durumundan hoşnuttur. Üstünlüğünü toplum-üstü tarih-üstü doğa-üstü bir egemenlik olarak toplumların üzerinde mutlaklaştırmak istiyor. Batı dünya uygarlık tarihine ve insanlık birikimine yabancılaşmıştır. Buna karşı çıkmak hem iyimser uygarlık ütopyamızın kaynağıdır hem de tarihi ve bilimsel/akademik sorumluluğumuzdur. Amaç artık Doğu-Batı çatışmasını inkâr etmeden bu çelişkiyi aşacak bir çözüm ve siyaseti savunmaktır. Sonuçta yeniden "soygunun ve sömürünün olmadığı bir dünya" ütopyasını ve gelecek gerçeğini gündeme getirmek gerekiyor. Batı'nın eline geçmişte sosyalizmin savunuculuğu ile bir fırsat geçmişti ama bundan faydalanamadı. Kendi çözümünü evrenselleşme çabası olarak modernleşme veya küreselleşme büyük bir yıkımın ve yabancılaşmanın ortaya çıkmasına neden oldu. Batı Doğu-Batı çatışmasını aşmadan dünya uygarlığının yıkımı pahasına elde etmiş olduğu egemenlik ve üstünlüğü korumak istiyor. Bu durum yeni önerilerin/çözümün sorunların sahibi Doğu'dan gelmesi gerektiğinin bir göstergesidir. Türkiye tarihi birikimi ve deneyimi ile bu yeni arayışa ve çözüme önderlik edebilecek konumdadır ve bu yönde tarihi birikimi vardır. İyimser gelecek beklentimiz bizim ütopyamız değil yeni gerçekliğimiz ve kimlik özelliğimizin bir uzantısıdır.
Ertan Eğribel