Soğuk Savaş döneminde Türkiye'nin siyasal ortamında Sovyetlerle ilgilenen entellektüeller ya Komünistlikle ya da Turancılıkla itham erdiliyordu. Bu nedenle beş yüz yıllık küzey komşumuz hakkında sağlıklı çok az şey biliyorduk. THY'nin düzenlediği ilk seferle 1990 yazında Azerbaycan'a gittiğimde Sovyet sisteminin köhnemişliğini görme yanında bu ülkeyi ne kadar az tanıdığımızı da anlama fırsatı buldum. Azeri meslektaşlarım Sovyetler Birliği'ni çöküşe götüren asıl faktörü Gorbaçov'la birlikte dışarıda kendilerine gösterilenden farklı bir dünya olduğunun farkına varmaları olarak izah ediliyorlardı. Bir Azeri profesörün ifadesiyle Sovyetleri tabak anten yıkmıştı. Ben de onlara Sovyetlerin bize anlatılan kadar korkunç bir güç olmadığı yönündeki tespitlerimi aktardım.