Stanislaw Ignacy Witkiewicz'in Türkçe'de ilk defa yayımlanan bu üç perdelik şarkılı bilimsel piyesinde toplumun mekanize edilen ruhsuzluğuna sanatta arı biçim teorisine ve bireyin sıkıştığı kaotik dünyaya dair çarpıcı bir anlatım sizi bekliyor. Bir kunduracı dükkanında geçen olaylar gündelik yaşamın basit detaylarından felsefi derinliklere doğru uzanıyor. Sanatın bilimin ve insan ruhunun iç içe geçtiği bu yapıt Witkiewicz'in felaketçi öngörülerini ve toplum eleştirisini sahneye taşıyor. Kunduracıların ellerinde şekillenen ne ola ki? Osman Fırat Baş'ın tercümesiyle sizlerle!