Eş anlamlılık genel olarak Arap dilcilerinin özelde ise Kur'ân-ı Kerîm'le ilgili olarak müfessir ve âlimlerin ihtilafa düştüğü bir konudur. Bazı âlimler eş anlamlılığın varlığını kabul etmiş bazıları reddetmişlerdir. Üçüncü bir grup ise eş anlamlılığın varlığını kabul etmekle beraber eş anlamlı iki kelimede anlamca küçük farkların olduğuna inanmışlardır.
Bu dilbilimcilerin öncüleri hicri ikinci ve üçüncü yüzyılda bir yandan Arapçayı fasih kullanan Araplardan dil malzemelerini toplamış diğer yandan da Emevî döneminin sonuna kadar Kur'ân hadis-i şerif hutbe ve risalelerdeki kelimeleri ayıklayarak bu kelimelerin anlamlarını araştırmışlardır. Âlimler bu konuyu çeşitli yöntemlerle sınıflandırmış; kimi âlimler Arapçada tek bir anlama delalet eden kelimeleri bazen "eş anlamlılık bazen de deyişleri farklı anlamları aynı" olarak isimlendirdikleri bağımsız bölümlerde toplamışlardır. Bazıları bu kelimeleri toplamada aşırıya kaçarak aslında eş anlamlı olmayan büyük bir kelime grubunu da bu bölümlere dâhil etmişlerdir. Bu âlimlerin abartıya kaçmaları bu yönelime karşı çıkan ve Arapçada eş anlamlılık olgusunu tamamen reddeden başka âlimlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır.