İnsanlar doğanın nankör evlatlarıdır. Var olmamızı sağlayan ve bizlere istediğimiz herşeyi fazlasıyla bahşeden doğayı acımasızca sömürmekte ve tahrip etmekteyiz. Binlerce yıl boyunca tüm temel ve lüks ihtiyaçlarımızı karşıladığımız ve karşılamaya devam ettiğimiz tabiat ana hunharca kirletiliyor. Daha fazla para kazanma hırsıyla hareket ederek inatla çevrenin doğal döngüsünü bozmaya ve içinde yaşadığımız dünyayı yok oluşa doğru sürüklemeye devam ediyoruz. Doğanın yok olmasının insanların da yok olması anlamına geldiğini bile bile geri adım atmıyoruz. Kendimize ve diğer canlılara acı çektirmekten zevk alan sadist bir ruh halinde ekosistemi artan şiddette tahrip etmeye devam ediyoruz. Başka bir deyişle bindiğimiz dalı kesiyoruz.
Bu yok oluşa doğru giden sürecin tek sorumlusu olan insanlar o kadar kibirli ve merhametsiz ki doğanın çektiği acıya ve istiraba karşı akıllarını kalplerini ve gözlerini kapamış durumdalar. Fakat gözlerimizi ne kadar kapatırsak kapayalım gerçeğini değiştiremeyiz. Gerçek şu ki doğanın fiziksel ve biyolojik unsurları insanlar tarafından yok edilmektedir. Maalesef bu yok oluş sürecinden etkilenen ve yok olma riski altında olan tek canlı insanoğlu değil. İnsanların doğaya karşı başlattığı anlamsız savaş bitki ve hayvan türlerinin de yok olmasına neden olmaktadır. Bu yüzden diğer canlıların ölmesine neden olan katilleriz. Daha kötü şu ki katiller olarak hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam ediyoruz.