"bugün geri kalan hayatınızın ilk günü..."
"Ölüyordum ve hiçbir şey yapamıyordum. Sona gelmiştim. Ve böyle bir sona hiç de hazırlıklı değildim...
Neden? Neden? Nedeeeeeeeeeennnnnnnnn?
O an ne hissettiğimi anlatabilmem imkânsız. Ölümün çok büyük acı vererek koluma girmesini nasıl ifade edebilirim? Çaresizliğimi nasıl anlatabilirim? Ummadığım bir anda ve ummadığım bir şekilde acılar içinde çaresiz can çekiştiğim o anı size nasıl tarif edebilirim?"
Tarifi güç şeyler vardır. Bu kitapta tarifi güç onlarca şey var. Hepsi de tarif ediliyor. Birçok şekilde...
"Her Şeyin Bittiği Yerden" her şey başlıyordu yeniden yeniden ve yeniden...
Öldüğü düşünülerek ceset torbasına konulan vücudu hastanede aylarca acıya dayanacak ölecek zannedildiği anlarda yine yaşam hakkını kullanacak yine ölmeyecek yine tüm yüreği tüm aklıyla yaşama sarılacaktı...
Her şey bitmemişti hiçbir şey bitmemişti. Yaşam alışılmış seyrinde akmasa da devam ediyordu etmeliydi.
Acıya dayanmak yaşama hakkını kullanmak için...
"Elimizden ne gelirdi kader işte..." demeden önce neler yapılabilir? Mucize olduğunu düşüneceğiniz onlarca şeyi art arda yaşayan kişinin kaleminden "Her Şeyin Bittiği Yerden" sonrasını öncesini okuyacaksınız.
Sami Dündar yazdı. Depremi ve sonrasını; defalarca ölümle burun buruna geldiği hiçbir engelin onu yaşama sıkı sıkı sarılmaktan alıkoyamadığı anları...
Her Şeyin Bittiği Yerden 17 Ağustos'taki deprem anısından ibaret olmayan gerçek bir yaşam hikâyesi.
Hayatın her anında başınıza gelebilecekler için çok "ilham verici" bulacaksınız.
"Sami seni ısrarla yaşatan ve yeni baştan yaratanı bu kitabın sayfalarından birinde bir yerde keşfedene ne mutlu..."
Okan Bayülgen