İnternet ortaya ilk çıktığında; bizi üzmek dikkatimizi dağıtmak kafa karıştırmak ve öfkelendirmek için tasarlanmamıştı. Ancak geçen on yılın başlarında ufak tefek birkaç özellik sosyal medya uygulamalarına sessiz sedasız eklendiğinde beklenmedik bir şey oldu. Bu özellikler zincirleme bir şekilde; medya politika ve toplumun işleyişine dair dramatik değişimlere neden oldu ve yanlışlıkla bir Öfke Makinesi yarattı.

Yazar tasarımcı ve medya araştırmacısı Tobias Rose-Stockwell bu teknolojilerin neden olduğu değişimleri ve bunların toplumsal çapta bir güven krizini nasıl ateşlediğini anlatıyor. Rose-Stockwell son derece güncel araştırmalar ve kişisel anekdotlardan faydalanarak sosyal medyanın bizi eşi benzeri görülmemiş sosyal bir sisteme bağladığını ve bizi nasıl düşünmek yerine tepki vermeye tartışmak yerine saldırmaya eğittiğini gösteriyor.

Öfke Makinesi kitabı öfkemizi istismar etmek için kullanılan tetikleyicileri ve taktikleri ortaya koyuyor. Bu araçların derin içgüdülerimizi ve psikolojik savunmasızlıklarımızı nasıl hacklediğini otoriterler için fırsatçı platformlar hâline nasıl geldiğini ve her yerdeki demokratik normlara nasıl bir tehdit oluşturduğunu inceliyor.

Ancak bu kitap yalnızca bir problem hakkında değil. Kıtalar ve nesiller arasındaki bir hikâye ile Rose-Stockwell her yeni medya teknolojisinin dünyayı anlamlandırma yetimizi nasıl bozduğunu keşfediyor. Matbaanın icadından telgrafa ilk radyo yayınlarından televizyona kadar teknolojinin hayatımıza nasıl dokunduğunu anlatıyor. Öfke Makinesi sosyal medyayı tarihsel bir kafa karışıklığı-şiddet-gelişen hoşgörü döngüsüne yerleştiriyor. Açık bir dil ve güçlü görseller kullanan bu kitap karşılaştığımız zorlukların büyüklüğünü gözler önüne sererken aynı zamanda gerçekçi çözümler ve umut vadeden bir çıkış yolu sunuyor.

"Yılın en faydalı kitabı"
Inc. Magazine