İnsanların şuralarını görebilen Uluç bu yeteneği yüzünden yalnız bir hayata mahkum kalmıştır. Zamanla bu yalnızlığa alışsa da kitapçıda yeni işe başlayan Elif'in aurasını görememesi onun tüm dengesini alt üst eder ve onu daha önce tatmadığı garip hislerle dolu bir yolculuğa çıkarır. Yedi gün boyunca kalbinde filizlenen bu gizemli duygu Uluç'u derin bir aşkın içine çeker. Ama bu aşk ona mutluluğu mu getirecek yoksa tarifsiz bir acı mı yaşatacak?
Aşk yalnızca bir bakışta mı başlar? Yoksa derinlerde bir yerde zamanla mı filizlenir?