Bilimsel bilginin kendi üzerine kendini "bilimsel" araçlarıyla eğilmesi yani bizzat kendi kendini "bilimsel" olarak masaya yatırması hele ki söz konusu olan sosyal bilimler ise başlı başına bir paradokstur; zira bilimsel bilginin sorunsallaştırılması tam da o sorun(sal)laştırılmış bilimsel bilginin ön kabulleri aracılığıyla yapılacaktır. Paradoks bilimin kendisini kendi içinden kavramaya çalışmasındandır.
Öte yandan söz konusu paradoks relativist (anti- pozitivist) bir bilgi (bilim) sosyolojisi geleneği içinden de çözümlemeye çalışabilir. Bu bakış bilimsel bilgi ve onun üretildiği akademi kendi üzerinde eğilirken kendi içine düşer; dillerin kıyaslanmazlığı ve birbirlerine tercüme edilemezliği anlayışının sonucu "sosyal" bir birim olarak tanımlanan akademi toplumsallığını yitirir. Bilimsel bilginin toplumsal yaşamda onu üreten cemaatin niyet ve amaçlarını aşan bir rol oynaması karmaşık bir toplumsal işbölümüne işaret etmektedir oysa ki. Bilgi sosyolojisindeki relativizim bu noktada akademinin akademi-içi eleştirisi olma anlamında bir tür otizmle maluldür.
C. Wright Mills otoyol gibi gözüken bu çıkmazların dışında bir sosyal bilimsel düşünüm geleneğinin ip uçlarını verir bize. Bu bilimsel bilgiyi üretim süreci de dahil toplumsal ve tarihsel süreçlerle bağlantılandırma girişimidir. Böylesi bir girişim Millis'te bir yanıyla dil üzerinden şekillenen bir sosyal zihin teorisine açılır; diğer yanıyla ise yapısal ve politik-kurumsal bir çözümlemeye işaret eder.
Dolayısıyla bu derleme Türkçe okuru Milis'in bilgi sosyolojisine bilimin epistemolojik ve özellikle politik-kurumsal doğasına özetle bilimin ve bilimsel bilginin tarihsel- toplumsal karakterine dair görüşleri ile yeniden buluşturmayı ve sosyal bilimin "ne"liğine dair tartışmalardaki olmazsa olmaz yerini vurgulamayı amaçlamaktadır.