Kavramsal Putperestlik ve Felsefe
Kavramsal Putperestlik ve Felsefe
Jean-Luc Marion Felsefesine Bir Giriş
  • 3 İŞ GÜNÜ
    İÇİNDE KARGODA
  • Basım Yılı
  • Sayfa Sayısı
    188
  • Kağıt Türü
    Kitap Kağıdı
  • Ebat
    13,5 x 21
  • Dil
    Türkçe
  • Cilt Durumu
    Karton Kapak
  • ISBN-13
    9786255536143
Çağdaş Fransız felsefesinin en önemli temsilcilerinden biri olarak görülen Jean-Luc Marion Batı metafiziğinin geleneksel Tanrı tasavvuruna yönelik sert eleştiriler yapar. Ona göre metafiziğin Tanrı'yı bir ilke temel sebep ya da varlık olarak kavrayışı insan düşüncesinin sınırlamalarına tabi kılmaktadır. Marion bu durumu "kavramsal putperestlik" olarak adlandırır ve Batı düşüncesindeki metafizik geleneğin Tanrı'yı bir "causa sui" (kendi kendisinin nedeni) olarak ele alışını eleştirir. Heidegger'in onto- teoloji eleştirisinden yola çıkarak Marion  metafiziğin Tanrı'yı bir varlık kategorisine indirgemesi ve insanın rasyonel yetileriyle tanımlamaya çalışmasının onun aşkınlığını göz ardı ettiğini belirtir. Bu epistemolojik belirleme Tanrı'yı sınırlandıran bir bakışın ortaya çıkmasına neden olur. Bu bağlamda Marion'un felsefi projesi metafiziksel Tanrı anlayışını aşarak ilahi olanı insan aklının ötesinde aşkın bir fenomen olarak yeniden düşünmeyi amaçlar. Söz konusu anlayışın aşılmasının yolu olarak ise Marion fenomenolojiyi devre sokmak ister. Marion'un düşüncesinde fenomenoloji metafizik sınırları aşmak için kritik bir rol oynar. "Doygun fenomen" ve "verilmişlik" gibi kavramları onun fenomenolojik yaklaşımının temel taşlarıdır. Doygun fenomen insan kavrayışını aşan bir deneyim biçimini ifade ederken verilmişlik bu fenomenlerin kendilerini nasıl sunduğunu açıklayan bir çerçeve sunar. Marion bu kavramlar aracılığıyla Tanrı'nın insan deneyimindeki aşkın varlığını anlamaya çalışır. Özellikle Tanrı'yı ikonik bir bakış ile ele almak istemesi onun düşüncesinin merkezindedir. İkon Tanrı'nın insana kendini açtığı ancak insan kavrayışını aşarak aşkınlığını koruduğu bir ilişki biçimini temsil eder. Bu yaklaşım hem metafiziğin geleneksel Tanrı tasavvurunu hem de modern teolojinin sınırlamalarını aşmayı hedefler. Modern teoloji ve düşüncenin merkezinde de yer alan Tanrı meselesine yönelik ise Marion Descartes'ten hareket eder. Marion'un Descartes eleştirisi modern metafizik geleneğinin temel taşlarından birine yönelir. Descartes Tanrı'yı rasyonel bir ilke olarak merkeze almış ve onu bilginin temel kaynağı olarak tanımlamıştır. Marion Descartes'ın Tanrı'yı bir "kendi kendisinin nedeni" olarak kavrayışının ilahi olanı bir metafizik sisteme indirgediğini ve onun aşkınlığını zedelediğini savunur. Bu eleştiri Marion'un Batı metafiziğinin Tanrı anlayışına yönelik genel eleştirisinin
bir uzantısıdır. Buna karşılık Orta Çağ düşünürlerinden Aquinas'ın Tanrı'yı aşkın bir varlık olarak ele alışı Marion tarafından daha tutarlı ve Tanrı'nın doğasına uygun bir yaklaşım olarak görülür. Yine Marion
geleneksel Batı düşüncesinin Tanrı anlayışının yıkılmasındaki merkezi figür olarak gördüğü Nietzsche'yi ele alarak onun "Tanrı öldü" sözüne de ayrıca önem verir. Marion'a göre bu söz felsefede bir çok şeyin yeniden
ele alınması için önemli bir kalkış noktasıdır. "Tanrı öldü" sözüne önem veren bir diğer düşünür olan Heidegger'i de ele alan Marion için Heidegger'in metafiziğe yönelik ileri sürdüğü suçlamalar doğrudur. Fakat Heidegger
Tanrı konusunda çifte bir putperestlik sergilemektedir. Ona göre bu durum Heidegger'in meseleyi tam olarak aşamadığının bir göstergesidir. Marion'un felsefesi hem metafizik hem de teoloji alanında yenilikçi bir
perspektif sunduğunu söyleyebiliriz. Onun metafizik eleştirisi Tanrı'nın geleneksel kavramsal çerçevelerin ötesinde düşünülmesi gerektiğini vurgular. Teolojik düzlemde ise Marion Tanrı'nın insan kavrayışının ötesinde bir fenomen olarak ele alınmasının ilahi olanın aşkınlığını koruyacağını savunur. Bununla birlikte Marion'un Tanrı'nın aşkınlığına yaptığı vurgu bazı eleştirmenler tarafından Tanrı'yı insan deneyiminden kopardığı için eleştirilmiştir. Ancak Marion Tanrı'nın insan deneyiminde kendini açtığı fakat hiçbir zaman tam anlamıyla kavranamayacak bir aşkınlık taşıdığı fikrini savunarak bu eleştirilere yanıt verir. Bu çalışmada Marion'un Batı metafiziğine yönelik eleştirileri fenomenolojik yaklaşımı ve teolojiyle ilişkisi detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Marion'un Tanrı'nın insan düşüncesindeki yeri aşkınlığını yeniden düşünme çabası ve metafizik eleştirisi çağdaş felsefe ve teolojiye önemli katkılar sunmaktadır. Onun yaklaşımı Batı metafiziğinin sınırlarını sorgulamakla kalmaz; aynı zamanda Tanrı'nın aşkınlığını koruyarak insan deneyimine yeni bir perspektif kazandırır.
Ürün Kategorileri
YORUM YAPIN
Yorum Başlığı:
Yorumunuz*:
 
Bu ürünle ilgili bize iletmek istediğiniz her hangi bir hata mevcut ise aşağıdaki formdan gönderebilirsiniz.
Bildirdiğiniz hata tarafımızdan düzeltilince e-posta ile bilgilendirileceksiniz.
Hata Detayı:
FIRSATLAR
© 2025 KitapStore.com - Tüm Hakları Saklıdır