"Affetmek ve kabullenmek aynı şey değil mi zaten?"
"Hayır değil."
"O zaman farklarını söyleyin."
"Kabul edersen kendini affedersin; yani durumu kabullenir yaşadıklarından ders çıkarır ve dikkat edersin" dedi. Duraksayıp yaşlı gözlerle bana bakarak ekledi:
"Peki affedersem?"
"Affedersen hem kendini hem de karşındakini affeder kabullenirsin. Yaşadıklarından ders çıkarır dikkat eder ve o yaşadığın duygularda belirli bir rahatlama hisseder özgürleşirsin. Fakat..." dedi yüzünü yere eğerek.
"Fakat ne?" dedim merakla. Yüzünü kaldırdı ve üzüntüyle baktı.
"Kabullendikten sonra hissettiklerin yaşadıkların daha azdır ve kabul etmek kolaydır. Fakat affettikten sonra yaşadıkların ve hissettiklerin ferahlık rahatlama özgürlük erdem... Ne istersen diyebilirsin. Ama affetmek zordur."
"Ferahlık rahatlama özgürlük erdem... Kabul ettikten sonra da gelir. Affetme ve kabullenme... İkisi de aynı kapıya çıkıyor zaten. Siz her ne kadar farklı göstermiş olsanız da."
"Kapı aynı yere çıksa da aynı yollardan geçmiyorlar. O kapı senin seçtiğin yolu tamamladıktan sonra açılacak."