Jules Verne'in Karpatlar Şatosu adlı eseri gizem bilimkurgu ve gotik öğelerle harmanlanmış sürükleyici bir macera romanıdır. 19. yüzyılın sonlarında Transilvanya'daki Karpat Dağları'nda geçen hikâye bölgedeki Werst köyünde yaşanan esrarengiz olaylarla başlar. Köylüler uzun süredir terk edilmiş görünen bir şatoda doğaüstü varlıkların yaşadığına inanmakta ve bu nedenle kaleye yaklaşmaktan çekinmektedirler.
Bu korkutucu söylentiler bölgeye gelen genç bir aristokrat olan Kont Franz de Télek'in ilgisini çeker. Kont kaleye giderek olayların ardındaki gerçeği ortaya çıkarmaya karar verir. Ancak kalenin sahibi olan Baron Rodolphe de Gortz'un eski bir tanıdığı olması hikâyeye beklenmedik bir boyut kazandırır. İki adam yıllar önce ünlü İtalyan opera sanatçısı La Stilla'nın aşkı için rakip olmuşlardır. Kont La Stilla'nın öldüğünü düşünmektedir ancak kalede onun görüntüsünü görüp sesini duyduğunda büyük bir şaşkınlık yaşar.
Roman dönemin ileri teknolojilerine de yer vererek okurlarını şaşırtan bir anlatım sunar. La Stilla'nın varlığına dair görülen ve duyulan şeylerin ardında günümüzde hologram ve ses kayıt teknolojisinin erken bir yorumu sayılabilecek bir mekanizma olduğu ortaya çıkar. Baron Rodolphe de Gortz gelişmiş bir fonograf ve özel bir yansıtma tekniği kullanarak La Stilla'nın varlığını yaşatmaktadır.