Geçen iki yüzyılın çok büyük kısmında ulusu temsilen devletin ortaya çıkışı doğal ve kaçınılmaz bir süreç gibi algılanmıştır. Bundan dolayı insanlık tarihi bu çerçevede şekillendirilmeye başlanmıştır. Elinizde tuttuğunuz kitap ulusal söylemle yazılan tarih anlayışının kültürel yaptırımları ve varsayımlarının ötesine gitmeyi amaçlayan bir çabanın ürünüdür. Diğer bir deyimle ulusal tarih anlayışının dayandığı teleolojik gelişme modelini tamamen reddetmektedir. Burada benimsediğimiz anlayışa göre ulusal şekillenme insanlar arasında dönemin tarihsel çerçevesine ve kültürel geleneklerine bağlı olarak devam eden bir toplumsal süreç olarak kabul ediliyor.
Ondokuzuncu yüzyıldaki Osmanlı dünyasına kendi halklarından birini yani
Rum'ların gözlüğüyle bakmamızın onun gelişimini etkileyen ve değiştiren önemli siyasi ve iktisadi güçlere daha iyi anlamamıza yardımcı olacağına inanıyorum. Bu güçlere bakmak için seçtiğim pencere tutulan kayıtlardan ve kaydedilen hatıralardan ortaya çıkabildiği ölçüde Rum'ların toplumsal hatalarıdır. Bu pencerenin çerçevesini oluştururken Osmanlı toplumu üzerine çalışan bilim adamlarının yazdıklarına dayandım. Böylece elinizdeki bu çalışmaya hakim olan bakış açısını şekillendirirken Rum'ların perspektiflerinden hareketle Osmanlı Devleti'nin daha geniş yapısına ulaşmaya çalıştım.
Benim bu çalışmadaki amacım Osmanlı Devleti ve toplumunun kültürel kimliğini derinden etkileyen sosyal iktisadi ve siyasi gelişmeleri birbirine bağlamak oldu. Böyle yaparak bir zamanlar Osmanlı Anadolu'sundaki çok - etnik karakterli dünyanın ayrılmaz bir parçası olan halklarından birinin çok özgün ve kapsamlı bir portresini yaratmaya çalıştım."