Genç akademisyen Michel babasının isteğiyle evlendiği Marceline ile çıktığı Tunus gezisinde yakalandığı verem hastalığıyla birlikte gözlerini kırpmadan yaşıyor. Ölümle burun buruna geldiği bu süreçte Michel hayatını ve değerlerini yeniden sorgulamaya başlar. İçerisindeki bastırılmış özgürlük arzusunu keşfederken toplumun dayattığı kurallara ilişkin kurallar ve geleneksel yaşam biçimleri Michel için
Michel'in hastalığı sırasında tanıştığı genç Arap çocuklar onun için hayat doluluğu ve özgürlüğün sembolü haline gelir. İnsanların kaygısız yaşam tarzı ve doğallıkları Michel'in kendi yaşamına devam ettiği tüm sınırlamaları sorgulamasına yol açar.
Sağlığa kavuşup Fransa'ya ulaşıp geleneksel yaşamına ve evliliğine uyumu sağlamakta zorlanır. Ne akademik kariyeri ne de Marceline'in fedakarlıkları onu tatmin eder. Michel Taşrada daha sade ve özgür bir yaşam arayışına giriyor ancak bu yeni hayata onun temel değerleri ile olan çatışmasına giriyor
Michel'in bireysel özgürlük arayışı Marceline'in hastalığı ve ilgisizlik nedeniyle yaşanan trajik kayıpla sarsılır. Vicdan azabı ve özgürlük tutkusunun yarattığı ayrılık Michel'in iç dünyasında geri dönmez bir iz bırakır.