Değerli okuyucularım İnsanlar yaşam süreçleri boyunca hep korku ve endişelerle birlikte olurlar. Kişi bulunduğu toplumla birlikte yaşamak zorundadır. Bu yaşam sürecinde karşılıklı ortak yaşam için mutabakat ve neticede tarafların özveride bulunmaları vazgeçilmezdir. Kişi eylem ve söylemlerinde ne kadar doğru olduğuna inansa bile yaşadığı topluma bu doğrularını anlatamayacağı korkusunu daima yanında taşır. Aslında yaşamın içinde doğrular kendine bilimsel yönden yeterli toplumlarda kendini gösterir ve o toplumda yaşayan çokluklar tarafından kabul görür. Eğer toplum yetersizse ne doğru veya ne yanlış karıştırılır ve anlam kargaşasına dönüşür. Bu tip toplumlarda az sayıda kendini geliştirerek yeterli duruma gelmiş bazı kişiler varsa da bu kişiler kendilerince doğru eylem ve söylemlerinde tam özgür değillerdir. Zira korkuları vardır ve toplumun çokluklarına kendilerini ifade edemeyeceği konusunda korkuları vardır.