Türkler yapıları gereği yönetici bir toplum olmuşlardır ve eğer egemenlik güçleri kaybolur da kılıçla fethettikleri yine kılıçla ellerinden alınırsa yok olup gideceklerine inanırlar.
Önümüzdeki yıllar Türklerin Küçük Asya'da kendilerine en uygun topraklarda ezici Müslüman çoğunluğuyla Avrupa'nın dayanılmaz baskılarıyla başa çıkıp çağdaş temeller üzerinde yeni ve güçlü bir imparatorluk kurup kuramayacaklarını gösterecektir. Elbette ki Türklerin büyük ve saygın özellikleri vardır. Kendilerine boşuna "Doğu'nun centilmeni" denmemiştir. Onlar cesur cömert hoşgörülü konukseverdirler. Hatta bu değerli özellikler yüzünden bazı soylu kişilerin kendilerini feda ettikleri bile görülmüştür. Ancak Türklerin gerçekleri görebilme ulaşılabilir ile ulaşılamaz arasındaki farkı kavrama yetenekleri eksik kalmıştır. Kendi gücünü büyük görme Osmanlı tarihinin her aşamasında en ağır aşağılayıcı olaylarda kahredici yenilgilerde bile ortaya çıkmıştır. Osmanlı'nın kendi tarihinin yeni girdiği aşamasında parlak ve baş döndürücü zaferlerden anlatıla gelmiş askeri meziyetlerinin yeniden canlanmasından sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun istikbalini elinde tutan ve şüphesiz yetenekli birer organizatör olan önemli kişiler sistemli olarak ve acele etmeden değerli ancak nadasa kalmış kaynakların da yardımıyla yeni bir imparatorluk kurma fırsatını bulacaklardır.
"Kilikya'da Seyhan ve Ceyhan gibi nehir ağızlarında yıllardır yabancı av meraklılarını da çeken çok çeşitli yaban hayvanına rastlanır. Buralarda daha önce sözü edilen hayvanların yanı sıra su kuşlarının her türü flamingo balıkçıl deniz kartalı bol miktarda sülün ayrıca yabancı avcıların da ilgisini çeken vaşak yaban kedisi LEOPAR gibi ender bazı yaban hayvanları bulunur."
Paul R. Krause
Emekli Osmanlı İmparatorluk Hükümet Danışmanı