Asırlar boyunca İslam hukukçuları miras hukukunun teorik ve pratik boyutlarını titizlikle ele almış çeşitli meseleler üzerinde detaylı içtihatlarda bulunmuşlardır. Bu süreçte İslam miras hukuku sadece bir paylaşım sistemi olmanın ötesine geçerek sosyal adaleti temin eden bir düzenleyici mekanizma haline gelmiştir. Kadim dönemlerden günümüze kadar İslam miras hukukunun zenginliği ve hassasiyeti hem hukukçular hem de toplumlar için yol gösterici olmayı sürdürmüştür.
Elinizdeki eser İslam miras hukukunun temel kavramlarını tarihi gelişimini ve sahabe ile mezhepler arasındaki içtihat farklılıklarını mümkün mertebe incelemeyi amaçlamaktadır. İslam miras hukuku sadece maddi varlıkların paylaşımıyla sınırlı kalmayıp toplumsal adalet hakkaniyet ve aile içindeki dengeyi gözeten bir sistem sunar. Her bir miras meselesi kendine özgü bir adalet anlayışını yansıtarak İslam hukukunun dinamik yapısını ortaya koyar. Ancak bu adalet anlayışı farklı coğrafi kültürel ve tarihi bağlamlarda farklı yorumlara açık olmuş özellikle sahabe dönemi ve mezheplerin teşekkül sürecinde geniş bir içtihat zeminine ev sahipliği yapmıştır.