En değerli ve kutsal canlı elbette insandır. İnsan bütün değerlerin baş ölçüsüdür. Toplum devlet ve diğer her türlü kurum ancak insana verilen önem ile kendi işlevini düzgün biçimde görebilir. İnsan ise Tanrının veya doğanın bir üründür. Bu bakımdan bütün insanların doğuştan eşit olmaları ve aynı haklara sahip bulunmaları belki en kapsamlı ve geniş bir bilimsel zorunluluktur. İnsanlar arasındaki yaratılış farklılıkları toplumsal yapaylığın doğurduğu eşitsizlikler binlerce yıl devlet denilen ve esrarı hala çözülemeyen o büyük gücün dayanağı oldu. Bu da gene binlerce yıl süren ve başka hiçbir canlının yaşamında görülmeyen korkunç ve iğrenç olayların birbirini izlemesine yol açtı. Her türlü gelişmenin insan aklı ile vicdanından doğduğu düşünülürse eşitliğin önemi daha iyi anlaşılır.