Hem Kuzey Carolina'da hem Quebec'de Adli Tıp Antropoluğu olarak çalışan Temprance Brennan aralık ayının kasvetli günlerinden birinde hiç de hoş olmayan bir kazıyla uğraşıyordu. Bir pizzacının bodrumunda karşılarına çıkan 3 iskelet buraya nasıl gelmiş ya da bu insanlar ne zaman öldürülmüşlerdi.
Tempe'den pek de hoşlanmayan cinayet masası dedektifi Luc Claudel iskeletlerin tarihi olduğunu bu yüzden de davanın kapatılması gerektiğini savunuyordu. Ama Tempe'in kemikler üzerinde yaptığı testler Claudel'in üç cinayetle karşı karşıya olduğunu gösteriyordu.
Bu sırada dedektif Andrew Ryan tuhaf davranmaya başlanmıştı. Tam da Tempe'in sürekli bir ilişkiyi düşündüğü sırada gelen bu gizli telefonlar da ne demek oluyordu?
Tepme hem iş hem de özel hayatındaki sorunları çözmeye çalışırken kendini kaçış yolu olmayan bir kötülüğün ortasında bulmuştu. Acaba bir sonraki kurban o mu olacaktı.
Keskin bir şüphenin ve tırnak kemirten bir kurgunun birleşiminden oluşan Pazartesi Cinayetleri okuduktan sonra bir süre etkisinden kurtulamayacağınız gerçekçi bir roman olmakla beraber halen Amerika'da en çok satanlar listesindeki yerini korumaya devam ediyor.