Osmanlı padişahlarına dört asra yakın hizmet veren Topkapı Sarayı Marmara ve Boğaziçi'ni aynı anda görebilen ve eskiden şehrin son derece müstesna ve her türlü tabiat güzelliğine sahip bir alanı seçilmiştir. Burası bir kısım yazarların ifadeleriyle dünyanın en güzel en latif ve gönül alıcı yeridir.
Yaklaşık yedi yüz bin metrekarelik bir alana yayılan sarayda ilk yapılaşma Fatih devrinde başladı ve sonra gelen her padişahın ilave ettirdiği fevkalede güzel yapılarla muazzam bir saray manzumesi oluştu.
Topkapı Sarayı uzaktan seyredildiğinde; eski devir ve günümüz saray modellerinden ziyade sanki bir mektep ve medreseyi canlandırmaktadır. Gerçekten de bu fonksiyonları dolayısıyla emsallerinden özellikle ayrılacak geçmişte ve gelecekte ikinci bir nümunesi görülmeyecektir. Topkapı Sarayı Bab-ı Hümayun Babüsselam ve Babüssaade denilen üç ana kapı ile dört avlu harem ve hasbahçelerden meydana geliyor. Etrafı sur-ı sultani denilen bin dört yüz metre uzunluğunda yüksek bir duvar ile çevrilmiştir. Burası adeta saray değil müstakil bir dünyadır.