Bir İngiliz ressamla Türk Fransız piyanistin tutkulu coşkulu öfkeli birbirini tamamlayan ve yok eden aşk öyküsü. Frank ve Süreya. Sanatçı ruhunun karmaşıklığı ve iki zıt kutbun aşktaki birlikteliği. Biri toplumun dışında kalmayı yeni bir yüzyılı görmemeyi yeğliyor diğeri hayattaki kırgınlıklarını notalara döküyor. Hayranlıkla nefret tutkuyla korku gerçekle düş hep iç içe. Frank Süreya'nın portrelerini yaptıkça portreler Süreya'nın rakipleri haline geliyor bir müddet sonra. Yaratı esinin önüne geçiyor. Güzellik Acısı portrelerde ifadesini buluyor...