"Kıştı. Havalar çok soğuktu. En son odun kırıntılarını ve tezekleri de yaktı. Başka çaresi yoktu. Karşı dağlara odun kesmeye gidecekti. Bir kaç kez niyetlendi. Her tarafı kaplayan yoğun sis buna izin vermedi.
Yetimlerin üşümesine tahammül edemedi.Üzüntüsü diline yansıdı. Kendi kendine:
-Ne pahasına olursa olsun; yarın odun kesmeye gideceğim diye mırıldandı.
Tüfekten çıkan ses yankılandı karşı dağlarda. Sonra da gök kubbeyi kapladı olanca hızıyla. Ağırlığı Saraycık köyünün üzerine düştü. Bomba gibi patladı; yaktı üttü gönülleri. Yürekleri dağladı. Zihinleri kara düşünceler kapladı. Onarılamaz yaralar açtı. Yarınlara ümitsizlik saçtı...
Kardelenler kırmızıya büründü. Bu kanın ağırlığıyla belki de bundan sonra hep kırmızı açacaklardı..."