Şiirin bir dil etkinliği olduğunu düşünmeme karşın hayat yanını çok önemsiyorum. Ama bu; roman öykü oyun gibi kurmaca edebiyat sanatlarındaki hayat ile karıştırılmamalı. Çünkü kurmaca olan edebiyat sanatları bir dünya tasarımı sunarlar. Bu yüzden de "dünyevi" bir özellikleri vardır. Yani şiir dışında kalan yazınsal türler kurmaca oldukları için somut gerçeklik ile benzeşmek durumundadır. Oysa şiir her şeyden önce genel zamansız özelliği nedeniyle dünyevi olmaktan somut gerçeklik ile bire-bir ilişki içinde olmaktan uzaktır. Üstelik şiir dili parçalanmış bir dildir ve bu yüzden de bu dili karşılayan hayat da parçalanmış olmalıdır. Rıza Berahani'nin de belirttiği gibi doğum ölüm sevişme işkence durumlarındaki insan dili şiir diline örnek verilebilir. Dikkat edilirse şiir dili kendi dışında referansı olmayan bir dildir. Bu yüzden de diyebiliriz ki şiir dili gösterenle gösterilenin çakıştığı bir dildir. Hayatın davranışsal boyutundan çok anlamsal boyutları şiiri ilgilendirir.