Çocuklarının bir sohbetine tesadüfen kulak misarfiri olduğu gün anlatmıştı bir dostuna olanları. İçindeki ateşi bilen dostu yaz dedi. O gün söz dinledi. Kaleme aldı o saf çocukça ama bir o kadar da hakikat olan sohbetleri. Böylece başladı küçük misafirleriyle yaşadıklarını yazma hikayesi.
Küçük misafirlerinin sorularına korkularına kızgınlıklarına verdiği cevaplarda bütün yollar O'na çıkıyordu. O da O'nu anlattı onlara. Yaşadıklarına denk düşen her güzel ismini de ekledi sözlerine. Belki çoğunu unutacaklardı; olsun unutsunlardı. Arzu ettiği kelamın değil ifade ettiği hakikatin kalmasıydı zihinlerinde. Hayat yolculuklarında önlerine ışık yanlarına azık olacaktı her bir ismin anlattığı.