Lenin ve Stalin gibi iki büyük komünistin önderliğinde yaşanan sosyalizmin kuruluşu döneminde Kürtler hakkındaki gerçeklerin aydınlatılması önemlidir!
Ulusal sorunların çözümü için "sosyalizmin alternatif" olmaya devam ettiği günümüzde yaşanan sosyalizm deneyiminde somut olarak Kürtlerin bu pratikten nasıl ve ne şekilde etkilendiklerini ortaya koyarken; bütün bir Sovyetler Birliği devleti dönemini bir ve aynı gösterme/görme hatalıdır. Tamamıyla içeriksel olan bu ayrımda doğru tutum 1917'de başlayan sürecin 1956'daki SBKP 20. Parti Kongresi ile kesintiye uğratıldığıdır. Bu perspektifle Sovyetlerdeki Kürtler'in durumu üzerine belirttilen tarihi dilim esas alınmıştır.. Bu hiçbir şekilde "İkinci dönem önemsizdir!" anlamına gelmiyor/gelmez.
Sovyetlerdeki Kürtler üzerine araştırma yapanların ezici çoğunluğunun "proletarya diktatörlüğü (proletarya ve emekçiler için demokrasi burjuvazi için diktatörlük diye de okuna bilir) karşıtlığı" ve özel olarak "Stalin düşmanlığı" temelinde hareket ettiklerini görürüz. Soruna önyargısal ve hazır reçetelerle yaklaşıldığı için objektif davranmaktan uzak bu kesimin; olguları çarpıtması ile yoğun karşılaşma nedeniyle çalışmanın bir bakıma polemik tarzında ele alınması kaçınılmazdır.
Amaç; sadece polemik yapmak aynı düşünceleri paylaşmayanları eleştirmek ve 'ne pahasına olursa olsun Sovyetleri savunmak' değildir. Sovyetlerdeki Kürtler özgülünde olan-bitenin objektif olarak açığa çıkarılması ve eleştirinin bu zeminde yapılmasıdır.
Sovyetler Birliği'nin üzerinde yükseldiği onlarca ülke ve yüzlerce ulus/milliyet olgusu dikkate alındığında 'ulusal sorunu gibi son derece karmaşık bir mesele'de işlerin sorunsuz çözümlenebilmesini beklemek ve iddia etmek mümkün değil!
Sovyetler Birliği'ndeki Kürtler üzerine yazılan çok az sayıda kitap belge ve yazı bulunmaktadır. Bir nebze 'yaygınlaşan' bu materyalin konunun çok yönlü ele alınmasında belli bir katkısı olsa da esasında olguların yerine 'kendi doğrusunu' koyan bir mantığın hakimiyeti nedeniyle güvenilirliği zayıf kalmaktadır.