Kürtler; "tarihin merkezinde" "yazılmayan tarihlerinin sancısı"nı yaşadı ve tarih içerisinde hak ettiği yeri alamadı. Kürt tarihi sürekli çarpıtıldı ve sahteleştirildi. Tarihin aydınlatılmasında Kürtler ise geç kaldı. Şerefxanê Bidlisi ve sonrasında Kürt şahsiyetleri önemli eserler sundular. Son seksen yılda Kürtlerin tarihlerini yazma girişimleri yüzlerce değerli eseri ortaya çıkarttı. Ancak yabancıların kendi devletlerinin ideolojik yaklaşımları çerçevesinde yazdığı "Kürtler ve Kürdistan" konulu tarih kitapları hala da Kürtlerin kendi tarihleri hakkında yazdıklarından fazladır. Kürtler de çoğunlukla zafiyet içinde kendilerinkinden ziyade onlara itibar göstermektedirler.
"Tarih dışında" kalmamızın içsel ve dışsal nedenlerini bilimsel araştırma ve belgelerle ortaya koymak derin zafiyetimizin giderilmesine sunulan katkının en önemli boyutudur.
Kürt toplumsal ve ulusal mücadelesinin ortaya çıkarttığı çabalar "her şey aydınlanma için aydınlanma özgürlük için" biçiminde somutlaşacak temel sorumluluğumuzun yaşam bulmasından ötürü sağlam bir zemin oluşturmaktadır.
Tarihimizin "sırrı" bilimsellikle çözüldükçe önümüzdeki denklemin çözümü de kolaylaşacaktır.
Bu ön açıcı vesilelerden bir tanesi de değerli araştırmacı yazar Hejarê Şamil'in elinizdeki kitapta izaha kavuşturduğu "Damar teorisi"dir. Kitap; veri bulgu ve objektif tahlil gücünün imkanlarıyla önemli sonuçlara varılan bir kaynak niteliği taşımaktadır.
Hejarê Şamil; kendisi ve ailesinin bizat yaşadığı "Diaspora Kürdleri" tarihinin araştırılması ihtiyacının yakıcılığına şöyle değinir:
"Şimdiye kadar ne Sovyet ne post Sovyet ne de yabancı Kürdologlar tarafından 'Sovyet Kürtleri' tarihinin tamamını kapsayan bir kitap yazılmamıştır. Sovyet Kürdolojisinin ilgi alanı genellikle 'Coğrafi Kürdistan' olmuştur. Örneğin SSCB ve daha sonra Rusya Bilimler Akademisi'nin Kürdoloji Bölümleri'nde; 'Türkiye İran Irak ve Suriye Kürdistanı' olmak üzere uzmanlar hep bulunmuştur. Fakat uzmanlık alanı 'Sovyet Kürtleri' olan tek bir bilim adamı şimdiye kadar yetişmemiştir. Söz konusu bilim ocaklarında Sovyet Kürtleri ile ilgili yürütülen incelemeler genellikle tarihsel kültürel bazda özellikle dil folklor ve edebiyat üzerine geliştirilmiştir. SSCB döneminde Sovyet Kürtleri'nin bütünsel ve gerçekçi temelde; tarihi kültürel sosyolojik ve siyasal künyesinin yapılamamasının nedenleri üsten belirlenen siyasi yaklaşımlardan kaynaklanmıştır." 'Ayıp'lı bu gerçeği aşmaya yönelen teşebbüs olması açısından elinizdeki kitap daha da önem kazanmaktadır.
Biz bir halk olarak milli mahrumiyetleri; halklara özgürlük vadeden ve çok sayıda halkı tarihin karanlığından çekerek aydınlandıran ve özgürleştiren Sovyetler Birliği'nde de yaşadık. Halkımızın haklarından men edilmesinin "sosyalizm" etiketi altında gerçekleşmesi kaderin başka bir ironisidir.
Hejarê Şamil'in de vurguladığı gibi bir çok halk açısından özgürleşmenin veya bağımsızlaşmanın "Gülistanı" olan sosyalist sistem Kürt halkının evlatlarına bazı imkanlar sunmasına rağmen daha fazla göç ölüm ve haksızlık "bahşetmiştir!". Ama hiç bir şekilde bunu hak etmeyen "Sovyet Kürtleri" bugün bu resmin sancılarını yaşamın her karesini zorlayan bir mim gibi bedenlerinde taşımaktadırlar.
En sağlam bakış açısını oluşturan yaşamın kendisidir. Asimle olup kendi ana dilini bilmediğinden dolayı utanç duyan en yakın akraba mezarlarını ziyaret etmek için beş ülke dolaşan Orta Asya bozkırlarında ve Sibirya taygalarında "Ax welat! Wax welat!" deyip sızlayan emekçi Kürt'ün bakış açısını sunmaktadır.
Ahdımız; bilimsel her türden çalışma gayretiyle bu mimi bize reva gören zihniyete bizim de bir "Gülistanı" hak edecek kadar onurlu olduğumuzu göstermek olsun!..