İslam Hristiyanlık ve Yahudilik temel vurgusunu mutlak hakikati kendisinin temsil ettiği üzerine yapmıştır. Bu tek gerçeklik iddiası söz konusu üç dinin müntesipleri arasında süreklilik arz eden fikri ve itikadi bir mücadelenin kaynağını oluşturmuştur.
Reddü'l-hilaf ve faslü'l-ihtilaf dinlerin gerçeklik iddialarının 1800'lü yıllarda ne şekilde ve ne gibi argümanlarla desteklendiğini gösteren tarihi bir vesika olduğu kadar o dönemde yaşayan entelektüellerin bir tür zihin çözümlemesini de gözler önüne seriyor. Kitap ayrıca üç büyük dinin bağlıları arasındaki tartışma zemininin günümüzdeki yansımalarına yakın geçmişten bir ayna tutmasıyla da dikkat çekmekte Özellikle bu zemine bir dinsizin dahil edilişi göz önüne alındığında kitabın içerdiği tartışma oturumları daha bir renkli hale geliyor.